Son yıllarda artan yanlış uygulamalar ve bürokratik engeller, vatandaşların sosyal güvenlik haklarını almada zorluklar yaşamasına sebep oldu. Ancak, Türkiye'de bir vatandaşın izlediği yöntem, bu süreçte umut verici bir örnek teşkil ediyor. İlk olarak Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) başvuran, ardından Kamu Denetçiliği Kurumu'na (KDK) müracaat ederek ödenmeyen parasını alan bireyin hikayesini, sürecin detaylarını ve sonuçlarını sizler için derledik.
Hikayenin merkezindeki vatandaş, yıllar boyunca SGK'dan alması gereken hizmetler için çeşitli uygulamalarla karşılaşmıştı. Özellikle hastalık nedeniyle yaptırdığı sağlık harcamaları ve yatırmış olduğu primlerin geri ödenmesinde sorunlar yaşadı. Öncelikle SGK’ya yaptığı başvurusunu detaylandırarak, elinde bulunan belgelerle birlikte durumu izah etti. SGK'nın cevap süreci, genel olarak 30 gün içerisinde gerçekleşiyor; ancak yaşanan yoğunluktan dolayı bu süre bazen uzayabiliyor. Vatandaş, bu süreçte SGK'nın verdiği cevaplarda tatmin edici bir yanıt alamadı ve haklarının ihlal edildiğini düşündü.
SGK’dan beklediği olumlu yanıtlara ulaşamayan vatandaş, hak arayışına devam etme kararı aldı. Bu kez Kamu Denetçiliği Kurumu’na (KDK) başvurdu. KDK, vatandaşlar ile kamu kurumları arasında köprü görevi üstlenen bağımsız bir alandır. Vatandaş, burada da durumu tüm detaylarıyla birlikte dile getirdi. Kamu Denetçisi, başvuru sonrası konuyla ilgili inceleme başlattı. Cevap geldiğinde, SGK’nın bazı belgeleri göz ardı ettiğini ve hatalı işleme tabi tuttuğunu ortaya koyarak, haklı bulundu. KDK’nın önerdiği adımlar sonrasında SGK, vatandaşın mahkeme ile uğraşmadan ödenmesi gereken miktarı geri ödemeyi kabul etti.
Bu olay, herkese bir mesaj niteliği taşıyor. Sosyal güvenlik hakları konusunda hak kaybına uğrayan bireyler, düzenli olarak başvurularını yapmalı ve gerektiğinde alternatif yollara başvurmalılar. SGK ve KDK gibi kurumlara mutlaka başvurmaları gerektiğinin altını çizen uzmanlar, sürecin ne kadar karmaşık olursa olsun, vatandaşların pes etmemesi gerektiğini vurguluyor. Elde edilen başarı, sosyal güvencelerin nasıl korunabileceğinin ve hak arama noktasında nelerin yapılabileceğinin önemli bir örneği olarak öne çıkıyor.
Bu tür vakaların çok yaygın olduğu Türkiye'de, maalesef birçok kişi haklarını bilmemekte veya nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusunda fikir sahibi olmamaktadır. Ancak, ilgili kurumlarla iletişime geçmenin ve hak aramanın yollarını bilmenin önemi büyüktür. Ödenmeyen para veya hizmetlerin iadesini sağlama noktasında vatandaşların yaşadığı bu türden yaşanmışlıklar, devletin yerleşik yapısında düzenin ne denli önemli olduğunu bir kez daha göstermektedir. Herkesin kendi haklarını bilmesi ve gerektiğinde yargı yollarına başvurarak hak arayışı içerisinde olması, sosyal adaletin sağlanmasında kritik bir rol oynamaktadır.
Sonuç olarak, SGK’ya ve KDK’ya yapılan bu başvuru, hem birey için hem de sosyal güvenlik sistemi açısından önemli bir adımı temsil etmektedir. Bireylerin devlet kurumlarıyla kurduğu bu diyalog, hata ve eksikliklerin giderilmesi adına gereksinim duyulan sürecin başlatılmasında kritik bir öneme sahiptir. Vatandaşın hakkını arama noktasındaki kararlılığı, önümüzdeki günlerde benzer olayların daha da artış göstermesine ve daha fazla bireyin haklarını elde etmesine zemin hazırlayacaktır.